Hangi Burç Daha Çapkın :)

MSN yaşamda rastladım. Sonuçlar ilgimi çekti. Burada paylaşmak istedim :) Bakalım hangi burçlar çapkınmış :)

Hangi burç daha çapkın?
Sanal ortamda üç milyon üyesi bulunan arkadaşlık sitesi Gayet.net’in yaptığı “Türkiye İlişkiler Haritası 2009” adlı araştırma, burçların aşk haritasını da çizdi...

Araştırmaya katılanların verdiği bilgilere göre, Yay burcu erkekleri evliliğe yatkın. Oğlak burcu erkekleri kısa süreli ilişki isteyenlerin başını çekerken Kovalar ile saf ve sadık âşık rolünden usanmış görünen Balıklar ikinci sırayı paylaşıyor.

Uzun ve dengeli ilişkinin adresi ise Terazi erkekleri... Araştırmaya katılan ve burcu Terazi olan erkekler uzun süreli ilişkiye sıcak bakarken, Başak burcunun ikinci ve özellikle de sık ilişki deneyimi yaşadığı düşünülen Akrep’in üçüncü sırada olması dikkati çekiyor.

Peki kadınlar?

Araştırmaya göre, Yay kadınları, tıpkı Yay erkekleri gibi, evliliğe en sıcak bakan grup...
Akrep
ve Başak kadınları ise Yay’ın ardından ikinci... En çapkını ise Kova kadını... Erkeklerde birinci Oğlak ile Balık burcu, Kova’nın en yakın takipçileri.

Uzun ilişkinin kralı Aslan olurken, Başak kadınları hem evlilik hem de uzun süreli ilişki tercihinde ikinci sırayı alarak sağlam bir ilişkinin peşinde olduklarını ispatlıyor.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Read Comments

Zülfü Livaneli'den Türkan Hoca'ya

Doğu’da bir köy gördüm

dağların arasında,

öyle mahzun, çaresiz,

kalakalmış.

Çıplak kavakları bile

hüzünlü kalemler gibi

kara saplanmış.

Köyün ortasında bir okul

Ve tezek sobasıyla ısınmaya çalışan çocuklar.

Bir bıcırık kız,


Yanında bir karamuk oğlan.

Buz gibi elleri

ama gözleri ahu,

gözleri ceylan.


Adın ne dedim kıza

Dedi: Benim adım Türkan.

Oğlan ekledi: Benimki de Saylan.

Dedim;


Dayan yüreğim dayan.

Madem ki bu çocuklar Türkan

Madem ki bu çocuklar Saylan

Gelecek onlarındır,

Gerisi yalan.

Değişir bu düzen

Döner bu devran

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Read Comments

Türkan Saylan'ın Ardından...

Güngör Mengi'den "Sevgi ve Kin"

Dünkü uğurlanış belli etti: Türkân Saylan bir Kutup Yıldızı olacaktır!

Çağdaş devrimlere ve eğitime adanmış bir ömrün, çocuk ve kadın hakları savunuculuğunun bu ülkede talep ettiği kahramanlığı onun kadar güzel taşıyan pek az kimse vardı.

Bir efsane yaratmıştır.

Manevi liderliği uzun yıllar çağdaş gelişmeye önderlik edecektir.

Hastalığına rağmen kendisine reva görülen zalimlikler bile onu yüceltmiş sergilediği ermiş sabrı cumhuriyeti her koşulda savunmanın bir fedakârlık değil ödev ve sorumluluk olduğunu öğretmiştir.

Örnek liderliği, onu izleyenlere hep iyi şeyler yaptıracaktır.

Bir meslektaşı dün şunu diyordu: “Türkiye seninle gurur duyuyor sloganını sevimli bulmam ama ilk defa birine çok yakıştığını fark ettim.”

Çok doğru... Türkân Saylan’a son yolculuğunda on binler eşlik etti. Vicdanlı vefalı insanlar etrafında, arkasında dua ettiler.

Sadece hükümet temsil edilmedi.

Prof. Saylan, insanlık tarihine geçmiş bir hekim, çaresiz çocukları okulla buluşturan benzersiz bir eğitimcidir.

İktidar, din sömürüsü ile beslenen bir siyasi akımın temsilcisi olabilir.

Ama Prof. Saylan’ın farklı düşünüyor olması onlara Peygamberimizin şu sözünü unutma hakkını verir mi:

“Kim ilim tahsili için yola koyulursa Allah onun için cennete giden yolu kolaylaştırır.”

Ölüm haberi üzerine Kültür Bakanı Günay, Saylan’ı övdükten sonra “Yaptığı bütün hizmetler, gayretler için ülkem adına hükümet adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum manevi huzurunda” dedi.

Sonra feci bir şey oldu:

Dört buçuk saat sonra Anadolu Ajansı Bakan Günay’ın “hükümet adına teşekkür”ünü, deşifre hatası bahanesiyle “milletimiz adına teşekkür”e çeviren bir düzeltme yayınladı.

Yani hükümetin teşekkürü geri alındı!

Ölüm eşiğindeki bir kanser hastasına evini basarak işkence yapmayı göze alabilen bir zihniyetin “teşekkür”ü zaten Türkân Saylan’ın ruhuna huzur değil belki azap verecekti.

Şimdi Kültür Bakanı azap çeksin.

Cennetlik bir kadına kuru bir teşekkürü dahi çok gören ve bunu kaba bir şekilde belli eden bir hükümet içinde yer almak, bu vefasızlık ve saygısızlığın ortak sorumluluğuna katılmak kolay değildir.

Allah ona da katlanma gücü versin!

Gül niyet okudu!

Kapatılınca aldığı 1 trilyon liralık Hazine yardımını Refah Partisi’nin geri vermesi gerekiyordu.

Vermedi, paranın sahte belgelerle buharlaştırıldığı belirlendi.

Faiziyle borç 11 trilyona çıktı ama iktidara gelen öğrencileri Necmettin Erbakan’ı af operasyonu ile hapisten kurtardıkları gibi siyasi haklarını da geri verdiler.

RP’nin üst yöneticileri arasında yer almasına rağmen dokunulmazlıktan yararlanan Gül yargı önüne çıkmadı.

Temelli kurtulduğunu sandığı kararları da elde etti ama Sincan Ağır Ceza Mahkemesi yargılanması gerektiğine hükmetti.

Vay sen misin?..

Mahkeme Gül’ü “şüpheli” diye niteliyordu. Çankaya, Gül’ün şüpheli gösterilmesinin “kesinlikle iyi niyetle bağdaşmadığı”nı iddia etti.

Neyle suçlandıklarını dahi bilmeden aylardır Silivri’de yatanların itirazlarını “Türkiye hukuk devletidir; saygılı olacağız” diye susturan siyaset ve hukuk ulemaları ile destekçileri var ya...

Çankaya’ya acil bir “moral verme ziyareti” yapmalarının şimdi tam zamanıdır!

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Read Comments

Temizlik- Can Dündar

Temizlik yaptım bugün..
Hem de tüm benliğimde.
Bütün kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş tüm pislikleri attım.
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış, inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere, görebildiğim, göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı, bakmadım neydi onlar diye.
Geçmişimden de bir parça kalsın istemiyordum.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım, merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.
Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım. Çok kolay oldu.
Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır,
İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini, toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip, endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı , ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha
ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim.
Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım,
böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım. .
Bir bebek şefkatiyle , öperek, severek, okşayarak.
ve onları yaşamaktan, hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan,
pişmanlık duymadan çıkardım. .
Kızsaydım onlara, bağırıp çağırsaydım.
yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.
Güzel kokular geliyor içimden. .
Saçlarım hep parlak gibi dururdu ama parlak değilmiş. .
Ellerim her zamankinden daha yumuşak, .
tenim hiç olmadığı kadar duru. .
Bir su gibi sesim.

Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim. .
Almadan vermeyi, sevilmeden de sevmeyi, paylaşmayı ektim. .
Sağlık ektim, bol sıhhat...
Korkusuzlukları ektim alabildiğine. ..
Saatlerce ektim korkusuzluğu. ..
Çılgınlık ektim , doğallık. Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Aşk ektim her hücreme.
Coşku, heyecan, sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim. Başeğme değil. Olduğu gibi kabullenme.

Can Dündar,_.___

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Read Comments