Geçip Giden Hafta Sonu

Bir hafta sonu daha geçti, bitti. Daha geçen hafta sonu yazdıklarım dün gibi. Zaman ne de çabuk geçiyor.

Yalnız beklediğin bir şeyler olunca zor geçer zaten zaman... Benim için de bu haftanın bazı anları öyle oldu aslında. Hala öyle olduğunu düşündüğüm zamanlar da var. O kısım birazcık karışık...

Cuma akşamlarını evde geçirme alışkanlığımdan vazgeçip, iş çıkışı kendimi Taksim'de buldum. Aslında pek hevesim yoktu ama bir arkadaşımın hatrına gitmemezlik yapamadım. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde birkaç tane daha arkadaşımla karşılaştım ve onları görmem de iyi oldu. Yalnız eve dönerken bir arkadaşımla biraz tartıştık ve geceyi keyifsiz kapamak üzereyken son anda konuştuk, keyfimizi bozmamaya karar verdik. Şimdi sorun yok :)

Cuma gecesi dışarı çıkınca ve Cumartesi akşamı için de planın olunca, Cumartesi günü yapılabilecek en iyi şey evde dinlenmek olacaktı, ki ben de öyle yaptım. Akşam ilk hedefimiz Dot Tiyatro'da "Shopping and Fucking" oyunu ve sonraki hedefimiz de The Hall'da Insomnia by Becks "Peaceful Seventies" party olacaktı.

Hazırlandık, buluştuk. Her zamanki gibi geç gelen arkadaşlarım oldu tabii ki. Ayaküstü Starbucks'ta bir şeyler yeyip sonra Mısır apartmanına gittik. 30 kişilik falan bir salondu. İlk defa gittim orada bir oyuna. "Shopping and Fucking" i merak ediyorduk. Daha önceden de blogumda oyun hakkında bir yazı yazmıştım. Ama gidince tam bir hayal kırıklığına uğradık. 2 saat geçmek bilmedi. Beş kişi gitmiştik oyuna, beşimiz beraber sabır sınavı verdik. Ara olmadığı için oyundan çıkamadık da.Serkan Altunorak'ı çok seviyor olmama rağmen, o bile kurtarmadı.

Oyun çıkışı bizim ekiple birlikte bir şeyler atıştırıp birer bira içtik Krepen'de, ondan sonra ekildim! Tek başıma kaldım. Neyse ki Onur Yılmaz vardı, o geldi yalnız bırakmadı. Biraz Küçük Beyoğlu'nda takıldıktan sonra parti yolunda yine tek başıma kaldım. The Hall' a gittiğimde Ece Çelebioğlu beni yalnız bırakmadı. Pro İletişim yine çok güzel bir parti hazırlamış. İçerisi tıklım tıklımdı ve herkes çok eğleniyordu. Ece beni tuttuğu gibi kuaför-makyaj masasına götürdü ve saçlarım kabartıldı, kafama bir bant takıldı, içeri girerken verilen florasanlı kolyemle beraber artık 70'lere hazırdım :) Tek bir kare bile fotoğraf çekmemiş olmama yanıyorum. Çok güzel olmuştum :(
Sonunda eğlenerek geceyi bitirmiş oldum.
 
Pazar günü de evde geçti. Odamızı yeniliyoruz ve fazlalıklardan kurtulmamız gerek. Biraz temizlik yaptık. Eski notlarımla vedalaştım. Ne kadar zor geldi. Her şeyi biriktirmeyi seven bir yapım var, kıyamıyorum atmaya. O kadar emek sarfedilmiş notlar... Bir sürü ders... Hazırlıkta yazdığım essay'ler bile duruyordu. Bir sürü şeyi attım. Kardeşime kalsa evde bir şey bırakmayacak... Eski kasetleri bile atmaya kalktı. Tabii attırmadım :) O kasetleri dinleyerek büyüdüm ben, mp3'ler çıkmış olsa da eskiden nasıl plaklar varsa ve hala onlardan müzik dinlemek büyük zevk ise, ilerde de kasetçalarlardan aynı şekilde müzik dinleyeceğiz. Hala toparlanması gereken bir sürü şey var, bugün yetmedi.

Bana hafta sonu da yetmedi. Çok az geldi. Bu hafta uzun olacak, yapılacak çok şey, yazılacak çok konu var. Hadi bana şimdiden kolay gelsinn...

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Read Comments

0 yorum:

Yorum Gönder